Sektörümüzde hizmet veren bazı firmaların zaman zaman uyguladığı, personel hizmetini kendisi hizmet alımı yapmadan bir mali müşavir aracılığı ile kendisi yapan ASM lerde de sıkça rastladığımız bir durum olan; personele hizmet akdi devam ederken, aylık veya yıllık kıdem tazminatı ödenmesi uygulaması, KANUNUNEN SAKINCALI ve gelecekte hem personel aleyhine hem uygulamayı yapan İşveren aleyhine maddi olumsuz sonuçlar doğuracak bir uygulama olup firmamızca kesinlikle tavsiye edilmemektedir. Konu hakkında detay açıklama devamındadır.
Kıdem tazminatı 1475 sayılı kanunun 14’üncü maddesine göre en az bir tam yıl çalışma süresini dolduran işçinin hizmet akdinin kanunda öngörülen nedenlerden biriyle sona ermesi halinde, çalışılan her yıl için 30 gün olmak üzere, işçiye yahut mirasçılarına yapılan bir ödemedir.1475 sayılı Kanunun 14 üncü maddesine göre çalışanlara belirli şartlarla kıdem tazminatı ödenmektedir.
Aynı işverene bağlı çalışma süresinin en az 1 yıl olması ve iş sözleşmesinin;
- İşveren tarafından iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık nedenleri dışındaki nedenlerle,
- İşçi tarafından iyi niyet ve ahlak kuralarına aykırılık, işyerinde işin durması vb. nedenlerle,
- Askerlik görevi nedeni ile,
- Emeklilik hakkının elde edilmesi veya bu kapsamda gereken sigortalılık süresi ve prim gününün doldurulması nedeni ile,
- Kadın işçinin evlenmesi nedeni ile,
- İşçinin ölümü nedeni ile
feshi halinde çalışma süresinin gerektirdiği kıdem tazminatı ödenmektedir.Kanunun anılan maddesinde kıdem tazminatına hak kazanabilmek için gerçekleşmesi gerekli koşulların başında hizmet akdinin 1475/14.üncü maddede açıkça belirlenen sebeplerle işveren ya da işçi tarafından feshedilmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması koşulu yer almaktadır.
Bunun doğal sonucu olarak da hizmet ilişkisini doğuran hizmet akdi feshedilmeden ya da işçinin ölümü ile son bulmadan kıdem tazminatı hakkının doğması mümkün değildir. İşçinin yukarıdaki ekonomik gerekçelerle ve/veya başka gerekçeler ile işvereninden kıdem tazminatını alarak çalışmaya devam etmesi kıdem tazminatına hak kazanılan bir durum değildir. İş ilişkisi devam ederken işçiye (1475/14.üncü madde dışında) kıdem tazminatı adıyla ödeme yapılması Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasında avans ödeme olarak kabul edilmektedir. Kanunda “Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.” hükmü yer almaktadır.
Çalışan işçinin iş sözleşmesinin fiilen fesih edilmemesine rağmen, kayıtlar üzerinde iş sözleşmesinin fesih edildiği işlemlerinde, (Bir gün önce fesih, ertesi günü tekrar giriş işleminin yapılması durumunda bile) gerçek bir fesihten söz edilemeyeceğine göre, ödenmiş olan kıdem tazminatının ücret avansı kabul edilerek, GVK 94.üncü ve DVK 1 sayılı tablo IV/1-(b) maddesine göre mutlaka vergilendirilmesi (gelir ve damga vergisi) gerekir. İş sözleşmesinin, kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona ermesi halinde, toplam çalışma süresine göre kıdem tazminatı hesaplanıp daha önce yapılan ödemeler düşürülerek ödeme yapılır. Bu nedenle işçiye çalışırken kıdem tazminatı adı altında ödeme yapılmamalıdır.
Çalışanlar da ileride bu ücret kendi kıdem tazminatlarından mahsup edileceğinden bu ücreti almamalıdırlar.